Ye Oyna Uyu

Şefkat Tükendiğinde; Kaynakları Fark etmek

 

Kaç saattir ayakta, ne olur bir yarım saatçik uyusa, dinlensem…

Hadi güzel kızım, hadi evladım, bak kedi de uyudu,
hadi canım, kapa gözlerini.

A ama ağlama …

İç ses: “Sanki etinden parça koparıyorlar, böyle ateş püskürüyor sanki.”

Tamam o zaman şimdi kitaba bakalım. Bak minik tavşana.

Kitabı da mı istemedin? Tamam, tamam bıraktım.

Uf ne çok göz yaşı böyle…

İç ses: Ben mi uyutamıyorum? Şimdi yine niye ağlıyor ki? Galiba dayanamayacağım

Hadi biraz Anne otursun, yoruldum ayakta gezinmekten.

İç ses: “Ebru’nun kızı nasıl öyle anında uyuyor, benimkinin nesi var?”

Seni beş dakika şuraya yatırayım. (Ağlama sesi)
Aaa ama tamam. (Daha çok ağlama)
Eee yeter ama .

İç ses: Sanki inadına yapıyor! Şimdi ben de ağlayacağım

YETEEEEEEEEER
(Daha da çok ağlama)

 

 

Buna benzer bir durumu yaşamış acaba kimler var?

Fiziksel yorgunluğa, yüksek perdeden ağlayan bir bebekle yeni anneliğin şanından olan bizi içten içe sinsice kemiren çoğunlukla gerçeklikle bağı olmayan düşüncelerde eşlik edince bebeğimizin zorlayıcı duyguları tek gösterme yolu olan ağlamasına eşlik etmek bir işkenceye dönüşebilir.

Bu gerçeklikle bağı kopuk düşüncelere örnekler neler olabilir?

Düşünce hataları ya da bilişsel çarpıtma olarak adlandırılan bu kavrama bakıp hangilerini sıklıkla yaşadığınızı fark edebilirsiniz

Bizim ağlayan bebek ve sabrını yitiren anne sahnesine dönersek:

Bende bir hata var: “Aslında uyuyabilir, ama belki bir şeyi yanlış yapıyorum? Yeterli değilim beki de? – Aşırı genelleme, etiketleme

Bebekte bir hata/bozukluk var: “Mizacı böyle galiba, eyvah!” – Geleceğe yönelik kaygı, felaketleştirme

Hayatımda bir yerde bir hata oldu: “Bu hep böyle gidecek galiba, yandım ben!” – Geleceğe yönelik kaygı, felaketleştirme

Liste daha uzar gider esasında ama…

Acaba hangileri tanıdık geliyor?

Diyelim bunlardan bazıları size uydu.
Derdimizi anladık, peki devası?
Sakinliğimizi korumanın var mı bir ilacı?

Bunun çaresi kaynaklarımızı artırmak.

 

 

 

 

Kaynaklarımızın bir kısmı kişilerden oluşuyor; yani elle tutulur, gözle görülür

Örneğin “biraz dinlen bebeği ben devralayım şimdi”” diyen bir eş, anne, anneanne, babaanne, teyze, hala, siz biraz uyuyun diye bebek arabasında dışarda bebeğinizi gezdiren bir arkadaşınız, size de bir kap yemek uzatan bir komşu, ev işlerinde profesyonel destek aldığınız bir yardımcı.

Ama diyelim yurt dışındayız veya yeni bir şehre yerleştik, bunların neredeyse hiçbiri yok. Sanki dünyada anne-baba-bebek üçlüsü dışında neredeyse kimse yok.

O zaman içsel kaynaklarımızı da konuşalım. Derdimize onlar yetişecek. Olumlu zihniyet, psikolojik dayanıklılık şu ana kadar henüz geliştirmeye fırsat bulamadığımız bir özellik ise annelik bizi burada yetiştirecek, pişirecek.
Zor mu? Oldukça.
Kıymetli mi peki? Çok!

“Duygularımı yönetmeliyim, o bebek ve çaresiz, bunu yapamaz, ise ben yetişkinim” diyebilmek için fiziksel ihtiyaçların farkında olarak en azından asgaride karşılayabilmek ilk adım.

İhtiyaç duyduğumuz yeterli düzeyde öz bakımı kendimize verebilirsek,
sakinlik ve odaklanmadan, tepki kontrolü ve duygu yönetimine varmak daha kolaylaşır.

Stres anlarında nefesimizi tuttuğumuzun farkındalığı ile bir an zorlandığım yerden uzaklaşıp 1-2 dakikalık mola vermemin sinir sistemimin aşırı yükünü azalttığını fark ettiğimizde henüz gelmemiş geleceğin felaket senaryoları yerine olumlu yardımcı düşünceleri zihnimiz daha kolay üretir hale gelebilir

Bazen bir kaç soru ile başlamak yeterlidir.

Zihnimizdeki düşünsel çarpıtmaların da etkisiyle bizi sevdiklerimize karşı sabrımızı tükettiğinde bizi tekrar ayağa kaldıracak yine şefkat duygusudur. Bu sefer ama kendimize şefkattir en çok ihtiyaç duyduğumuz. Zihnin hoyrat düşünceleri şefkat karşısında durur, zihin sonunda biraz susar.

“Şefkatimin tükendiğini hissettiğim yerde nefesime odaklanıp sadece nefesimi izlediğimde bedenimde neler oluyor?

“ Zihnimden geçen düşünceleri farkına varınca ne görüyorum? Eleştiri dolu düşünceleri biraz daha şefkatliler ile yumuşatsam yine böyle hisseder miydim?

“ Manevi destek aldığım neler var? Bir hobi, bir sanat dalı, güçlü özellik olarak gördüğüm bir yönüm, dua etmek?

Bunları merak ederek ebeveynliğimizi kolaylaştıran bir yol haritası oluşturmak üzere ilk adımızı atalım.

Bu konuya ilişkin
“Ebeveynler için Yol Haritası “ Programı 30 Eylül ve 7 Ekim’de
saat 11-13.00 saatleri arasında yer alacak.

Program ile ilgili bilgi:
bilgi@yeoynauyu.com / 0 533 623 25 57 (whatsapp-arama için hafta içi 9.00-18.00)

 

Yasemin Yağlıkçı
Klinik Pskoloji, M. A. , Çocuk Gelişim Uzmanı

Facebook
Twitter
Email
Print