Oyun, Bebeğiniz ile Sevgi Dolu bir İlişkiyi Kurmanızda Nasıl Yardımcı Olur?
İngiltere’deki Mori UK adına Gizem Erdem’in Uzm. Gel. Psi. Sinem Özen Canbolat ile oyun üzerine yaptığı röportajın orjinal metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Mori UK: Kitabınızda bahsettiğiniz şekilde, “oyun” un anlamı ile başlayalım isterseniz.
S.Ö.Canbolat : Oyun bebeğin dünya üzerindeki yaşama uyum sağlaması için bir yol. Oyun, bebeğinizin beyin gelişimini, kendisi ile ilgili farkındalığını, yaratıcılığını ve duygusal dengesini destekleyici. Ama sanırım, oyunun en önemli rolü, bebeğiniz ile kurduğunuz ilişkiyi beslemesi. Bu çok önemli. Çünkü, bebeğiniz içsel ve dışsal dünyasını bu ilişkiden yola çıkarak anlamlandıracak. Bu yüzden, “oynamak, bebeğinizi oyalamaktan çok daha öte bir aktivite” diyorum.
Mori UK: Kitabınız, 0-6 ay dönemi için yazılmış ilk kitap. Sizce neden bugüne kadar ebeveynler için böyle bir rehber sunulmadı?
S.Ö.Canbolat: Bence, yaşamın ilk aylarında oyunun önemi hafife alınıyor. Ben ilk bebeğimi büyütürken, ne Türk ne de yabancı kaynaklar arasında oyun ile ilgili herşeyi kapsayan bir kitap bulamamıştım. Bu yüzden, “neden, nasıl, nerede, ne zaman ve ne oynamalı?” sorularının cevabı üzerine bu kitabı yazdım. Kitabım 3 nedenden dolayı farklı; ilk olarak, diğer kitapların aksine, kitabım sadece “ne” oynanması üzerine odaklanmıyor. Bebeklik döneminde oyun ile ilgili sorulabilecek tüm sorulara cevap veriyor. İkincisi, ebeveynlerin bebeklerini oyun aracılığı ile tanımalarını ve anlamalarını sağlıyor. Son olarak, her ne kadar tüm bebeklik dönemi ile ilgili olsa da oyunlar sadece ilk altı ay için. Bunu özellikle ilk aylarda oyunun önemini vurgulamak için yaptım. Örneğin, Türkiye’de bebeğin oyuncaklar ile oynamaya başladıktan sonra oyunun önemli olduğuna dair yanlış bir inanış var.
Mori UK: Kitabınızda oyunun “beslenme ve uyku” ile yakından ilişkili olduğunu ve oyunun zamanlamasının önemli olduğunu söylüyorsunuz. Bize, yenidoğanın düzeninde, oyun için en iyi zamanların ne olduğundan bahseder misiniz?
S.Ö.Canbolat: Oyunlar için zamanlama çok önemli, çünkü bebek sadece öğrenmeye hazır ise öğrenebilir. Eğer aç, altı kirli ya da uykulu ise, enerjisini merak etmeye ve öğrenmeye yönlendiremeyecektir. “Merak” ve “öğrenme” sadece ihtiyaçları karşılanıyor ve kendini güvende hissediyor ise gerçekleşebilir. Bu yüzden, bebek için en iyi oyun zamanı uyuduktan, beslendikten, altı temizlendikten ve bunun gibi ihtiyaçları görüldükten sonra başlar. Hiçbir şeye ihtiyaç duymadığında, merakını hissetmeye başlayabilir. Bu yüzden, uyandıktan sonra onu besleyin, temizleyin ve bir sonraki uyku zamanına kadar oynaması için uygun ortamı ona sunun. Ayrıca, oyunun, emzirme ve uyku arasında sağlıklı bir enerji harcama köprüsü olduğunu da eklemek istiyorum.
Mori UK: Kitabınızda “Zekânın sadece %40’ının genetik olduğunu biliyor muydunuz? Yani bebeğiniz zekâsının sadece %40’ını doğuştan getiriyor. O zaman bu şu demek oluyor: Bebeğin, ebeveynleri ve doğum sonrası (ve hatta anne karnındaki süreçte) karşılaştığı çevre zekâsının %60’ını etkileyebilmektedir!” diyorsunuz. Bize, bebeğin gelişimini oyun ile nasıl destekleyebileceğimizi anlatır mısınız?
S.Ö.Canbolat: Doğumdan sonra, bebekler yetişkinlik döneminde sahip olacakları beyin hücrelerinin yaklaşık 4 katına sahiplerdir! Ancak, bu beyin hücreleri hayatlarını sadece deneyime bağlı olarak sürdürebilir. Yani kullanılan beyin hücreleri hayatta kalır, kullanılmayanlar ise zamanla ölür. Bu yüzden, bebek ne kadar çevresi ile ilişki içinde ise, beyin hücreleri de o oranda uyarılacak, daha fazla beyin hücresine ve hücreler arası bağlantılara sahip olacaktır.
Mori UK: Yenidoğan ile nasıl oyun oynanması gerektiği hakkında verebileceğiniz tüyolar var mı?
S.Ö.Canbolat: Sanırım, bebeğiniz ile nasıl oynadığınız, ne oynadığınızdan bile daha önemli diyebilirim. Daha büyük bir çocukla oynadığınızda, oyunda onun yönetmen, sizin ise sadece bir oyuncu olmanız gerekir. Ama, bebeklerin biraz daha fazla yardıma ihtiyacı vardır. Bir bebek ile oynadığınızda ilk yapmanız gereken oynayabilmesi için uygun koşulları ayarlamanızdır. Örneğin, 4 aylık bebeğinizin önüne uzanabileceği bir mesafeye oyuncağı koymak gibi. Böylece biraz çaba göstererek ona ulaşabilir. Ancak, bu, bebeğinizin sizin aklınızdaki oyunu oynayacağı anlamına gelmez. Onun ilgisini ve dikkatini izlemelisiniz. Oyuncağa uzanmak yerine sadece ona bakmayı tercih edebilir. Ya da oyuncak yerine sizin yüzünüze bakmayı isteyebilir. O zaman o anki oyun bu demektir! Oyun süresince yapabileceğiniz en önemli şey onun yüz ifadesini, mimiklerini, çıkardığı sesleri taklit etmek ve nasıl hissettiğini ifade etmektir. Böylece hisleri hakkında da farkındalığı oluşmaya başlayacak, onları nasıl ifade edebileceğini öğrenecek ve anlaşıldığı için kendini rahatlamış hissedecektir. “Nasıl oynayabilirsiniz” konusunda bir çok ipucu verebilirim, ama sanırım bunlar en temel noktaları: izin vermek, izlemek ve aynalamak.
Mori UK: Oyun için en ideal ortam nedir? İçerisi, dışarısı ya da ortamı farklılaştırmak?
S.Ö.Canbolat: Doğumdan sonra beynin uyarılma ile geliştiğini söylemiştik. O zaman, bebeğimizin beynini çeşitlilik ile uyarmalıyız. Ancak, onun alabileceğinden fazlası ile uyarmadığınızdan emin olmalısınız. Demek istediğim, onun için güvenli bir şekilde sunabileceğiniz tüm ortamlara ihtiyacı var: kucağınız, yer, balkon, bahçe, park, park yatağı, banyo küveti…gibi. Tüm bu ortamlar onun farklı koku, tat, görüntü, ses ve yüzeyleri deneyimlemesini sağlar. Ancak, kapalı alışveriş merkezleri gibi yüksek elektrikli yüklü ve bizim için bile yorucu olan ortamlar ona çok fazla gelebilir.
(röportajın uyku ile ilgili ikinci bölümü ilerleyen günlerde çevirisi yapılarak blog sayfasında yayınlanacaktır)