Ye Oyna Uyu

Fransız Çocuklar Yemek Fırlatmaz

Kitap Eleştirisi: Fransız Çocuklar Gerçekten Yemek Atmıyor mu?

 

 

Son dönemlerde gerek Avrupa’da gerekse Amerika’da kitapçılarda göze çarpan Pamela Druckerman’nın yazdığı “French Kids Do Not Throw Foods”, yani “Fransız Çocuklar Yemek Fırlatmaz” adlı kitabı görür görmez merak edip okumaya başlamıştım. Açıkçası oldukça eğlenceli bir kitaptı. Ancak, tüm Fransız toplumunu ne kadar kapsamakta diye merak da ettim. Hazır bugünler de yolum Paris’e düşmüşken, toplumu gündelik yaşamda gözlemleme fırsatım oldu. Fransa’da yaşayan anne olan arkadaşlarımla kitap hakkında konuştum. Paris’te neredeyse 4,5 yıla yakın öğrenci olarak yaşamıştım. Oğlum doğduktan sonra ise, özellikle Paris’e onunla gittiğim zamanlarda,  şehir tamamen gözümde farklı bir boyuta geçmişti. Sanırım Paris, Avrupa’da çocuk-dostu olabilecek şehirler arasında en alt seviyelerde yer alıyor!

Paris

Öncelikle yazarla ilgili kısa bir bilgi verecek olursam, Pamela Druckerman Amerika’lı bir gazeteci ve Paris’te üç çocuğu ve eşiyle yaşarken Fransız ailelerini gözlemleme imkanı bulmuş.  Amerikalı ve Fransız anneler arasında karşılaştırmalar yaparken, araştırmalarını bir kitap haline getirmiş. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki yazarın araştırmalarına saygım sonsuz. Benim ki sadece anne gözü ve  algıda seçicilik ile kitaba başka bir açıdan bakmakla sınırlı bir gözlem diyelim.

Öncelikle ilk göze çarpan, yazarın Paris’in gelir ve eğitim düzeyi epecye yüksek ailelere odaklanmış olması. Dolayısıyla,  bu hiç yemek fırlatmayan Fransız çocuklarını tüm ülke geneli gibi göstermek pek doğru olmayabilir. Her çocuk gibi Fransız çocukları da süpermarkette yere yatıp tantrum geçiriyor. Gözlerimle gördüm. Hatta restaurantta yemek fırlatanı da, bardak devireni de gördüm (elbette, yazarın tüm toplumu kapsayacak şekilde kesin bilgiler veremeyeceği gibi, benim birebir gördüğüm örneklerin de  Fransız toplumunun bir özeti olduğuna dair bilimsel bilgiye sahip değiliz).

Paris Sokaklarında Gizem ve Alp

Buraya kadar biraz olumsuz söylemler de bulunmuş olabilirim. Peki o zaman neden bu kitabı tavsiye ediyorum? Kitabın yaklaşımı, yani, “mükemmel annelik diye bir şey yok!” mesajı insanı rahatlatıyor. Fransız anneler, bazen, hayatlarına yeni giren o minik mucizelerini büyütürken kendilerinden de vazgeçmeden hayata dair tüm rolleri yaşamaya çalışıyorlar. Yani annelikte mükemmel olmaya çalışmak yerine, belki yeterli olduğunu düşündükleri şekilde annelik yapıyorlar ve kendilerinden de daha az vazgeçiyorlar. Tabii, bu “kendini yaşamanın” hangi noktada olduğu ve ne kadarının anne-bebek ilişkisi için sağlıklı olduğu ayrı bir tartışma konusu.

Kitabın diğer dikkat çeken konulardan biri de Fransız bebeklerinin 4.aydan itibaren tüm gece uyuduğu örneği*. Bir de unutmadan, genelde ilk aylardan itibaren bebeklerin kendi odasında yatıyor olmaları da dikkat çekiyor**.

Özetle canınız biraz gülmek isterse veya Fransız toplumundaki anneleri merak ederseniz bu kitaba bir göz atabilirsiniz.

Bu arada yolunuz çocuklarınızla Paris’e düşerse metroların çoğunda asansör olmadığının bilgisini üzülerek paylaşıyorum! Ve alt değiştirmek için “baby change?”  (bebek için alt değiştirme?) diye sorduğunuzda uzaylı gibi bakıyorlar. Yine de keyifli bir anne ve bebek cafe konsepti tecrübesi edinmek isterseniz Mombini Cafe tek kelimeyle harika!

Mombini Cafe           Mombini Cafe Tuvaletlerde bile Anneyi Düşünmüş!

Gizem Erdem

Ye Oyna Uyu Annelerinin Yurtdışı Elçisi

*Yeoynauyu ekibi olarak bebeklerin “tüm gece boyunca uyuması” değil, “ihtiyaçları dışında kesintisiz uyuyabilmesini” savunuyoruz. Bu nedenle buradaki  ifade Fransız toplumundaki tercihi belirtmek üzere kullanılmıştır. Bir tavsiye değildir.

** Amerikan Pediatri Derneği bebeklerin ilk yılında anne ve babaları ile aynı odada ama ayrı yüzeylerde uyumasını tavsiye etmektedir. Buradaki ifade yine Fransız toplumundaki tercihi belirtmek üzere kullanılmıştır. Bir tavsiye değildir.

Facebook
Twitter
Email
Print